18 Şubat 2015 Çarşamba

Hercule Poirot vs Sherlock Holmes

İlk olarak karakterlere bir göz atalım... Conan Doyle'un Holmes'ü ve Christie'nin Poirot'su... Holmes yaratıcısından daha çok bilinen bir karakter. Öyle ki Sherlock'u yazar zannedenler bile çıkabiliyor. Öte yandan "Ben Christie'ye bayılırım." deyip de "Peki ya Poirot?" deyince, "O kim?" dercesine insanın yüzüne bön bön bakanlar var... İşin kötüsü "O kim?" de diyorlar! Yani Ekşi Sözlük'ten bir yorumda dendiği gibi, "Sherlock Holmes yazarının önüne geçmiş bir roman kahramanıdır, Hercule Poirot ise yazarının kahramanlarından biridir."
   Ancak Poirot, daha canayakın, daha gerçekçi, daha insancıldır. Evet, her seferinde cinayetleri çözer ama bazen kaybeder (bakınız Beş Küçük Domuz), bazen de ölen kişinin gerçekten ölmeyi hak ettiğini düşünerek olayı polise taşımaz (bakınız Doğu Ekspresinde Cinayet). Ölümü bile daha gerçek ve şanına yaraşırdır. Uçurumdan düşmemiştir, ilahi adalet için ölmüştür. Ayrıca öldükten sonra da tekrar dirilmemiştir. Ne üç yıl sonra, ne de başka bir zaman.
   Eğer bir dönem Kanal D'de yayınlanmış olan Kanıt dizisi sıkı takipçilerinden biriyseniz, Prof. Dr. Sevil Atasoy'un bir bölümde Sherlock Holmes'ün yaptığı bazı şeylerin bilimsel olarak yapılmasının imkansız olduğunu, kurgu gereği yapıldığını söylediğini duymuşsunuzdur... Holmes bazı açılardan gerçek dışı bir karakterdir. Poirot ise fazlasıyla gerçektir. Holmes'e gereken çoğunlukla elle tutulur gözle görülür delillerdir. Olay yerine gidecek, ava çıkıp tüm delilleri toplayacak... Poirot'nun ise ihtiyacı olan tek şey küçük gri hücreleridir. Bir yandan ayaklarını uzatıp höpürdete höpürdete kahvesini içip, tatlılarını mideye indirip göbeğine göbek katarken; diğer yandan sadece düşünerek bir cinayeti aydınlatabilir. (Bakınız Beş Küçük Domuz). Ayrıca her normal insan gibi onun da belli başlı takıntıları vardır. Simetri hastasıdır. Düzen onun yaşam stilidir. Hercule Poirot Einstein gibi, Barış Akarsu gibidir; Sherlock Holmes ise Spiederman, Harry Potter gibi. Biri bu dünyadan, efsanevi, özel bir kişiliktir; diğeri asla yaşamamış, kurgularda var olan bir süper kahraman.
   Tabi bir de yazarları ve yardımcıları var... Conan Doyle Amca da zekidir, usta bir kurgucudur ama disleksi hastası (okuma-yazma bozukluğu) olmasına rağmen Conan Doyle'dan çok daha ünlü bir yazar olan Christie bana göre daha idealdir. Gerçi Christie'nin Poirot'u oluştururken bazı noktalarda Conan Doyle'dan esinlendiği de bariz bellidir. Yine de Bana Sir Arthur Conan Doyle'un otuz iki dişini göstererek güldüğü bir fotoğrafını bulabilir misiniz? Bulamazsınız. Yok çünkü. Sanırım Holmes'te hissettiğim o duygusuzluğun, monotonluğun nedeni de bu. Yazarı gülmeyince, Holmes nasıl güldürsün?
   Dr. Watson ve Albay Arthur Hastings... Açıkçası kitaplara göz atıldığında Poirot ve Holmes'ün yanında ikisi de salak kalıyor :) İkisi de dedektifliğe meraklı, farklı mesleklerle uğraşan ve dedektiflik becerileriyle pek alakası olmayan kişiler. Hep esas dedektiflerin yanlarında olmalarına rağmen, olay halk toplanıp açıklığa kavuşturulduğunda herkesten fazla şaşıran kişilerdir çünkü o ana kadar neyin neden yapıldığı, hangi sorunun neden sorulduğu konusundaki merakları dostları tarafından giderilmez. Hemen hemen her düşünceyi kendisine saklar Poirot da Holmes de... Ama nedense Hastings'e hep daha fazla kanım ısınmıştır. Arkadaşı Bay Bıyık yüzünden olsa gerek :)
   Hayran kitleleri arasında da farklar vardır elbet. (Genelleme yapıldığında) Poirot fanlarının her iki dedektifin maceralarına da göz atmış, ve Poirot'nun açık ara farkla önde olduğunu düşünen, ancak Holmes'çü %90'lık kesim tarafından dikkate alınmayan kişilerdir. Holmes severler ikiye ayrılır. Bunların çoğu Poirot'yu daha önceden duymamış, duyduğunda da "Holmes gibi ün yapmış biri varken o da kimmiş?" diye burun kıvırıp daha sonra bu ismi unutan kimselerdir. Tabi Poirot da okumuş olup yine de Holmes'ü tercih edenler de yok değildir. Bir de "Ben dedektiflerle ilgilenmiyorum, ikisi de iyi işte." diyerekten ortamdan uzaklaşmaya çalışanlar vardır. Onlar, illa kitaplardan konuşmak istiyorsanız yanlarında Bella'yla Edward'dan bahsedilmesi gereken kişilerdir.
   Ben büyük bir Poirot severim. Eğer karşı karşıya gelseler, olayda delil varsa kapışırlar ve sonunda Poirot alır; olayda delil yoksa gri hücreler gerekiyorsa Poirot açık ara farkla alır. Yani her türlü Poirot alır.
   Poirot, adı geçtiğinde bıyığınızı düzeltmeniz gereken, bıyığınız yoksa varmış gibi düzeltmeniz gereken sevimli, tombul, yumurta kafalı zeka küpüdür.

Çarpık bir burna değil, sakat ve sahte bir ruha gülerim.
-Gogol

26 Eylül 2014 Cuma

To The Beautiful You - Güney Kore

Çok rica ediciğim biri şu Korelilere düzgün final yapmayı öğretsin. Olmuyor böyle vallahi. Adam gibi final yapın diyoruz boyutlar arası ışınlanın demiyoruz ki. Hııhhh.. Çok darıldım vallahi senaristlerciğim. O kadar da büyük bir heyecanla izlemiştim diziyi... City Hunter'ı izleyenler bilir; Hiçbir final onun finali kadar kötü olamaz ama bu final de pek izlenesi değildi yaneee.. Konu Kore dizileri olunca günlerce aralıksız konuşabilirim ve bunun %80'inden fazlası finaller hakkında olur. Bakınız yüzde bile verdim, normalde işim olmaz, finale o derece kıl oldum abi ya.
Farkındaysanız hala final hakkında konuşuyorum, en iyisi artık konuya geçelim.. Bu arada finalde- Neyse konu diyorduk :))
Hana Kimi adlı bir Japon Mangasından uyarlanmış.. Mangayı okumadım ama çok övülüyor baştan söyleyeyim :) Ah, evet tabii, konu.. Bir K-Drama Klasiği: Erkek kılığına giren kız.. Fazla detaya girmiyorum, spoiler olmasın.. Sevdiği çocuk için Amerika'dan koca bir okyanus aşarak taaaa Kore'ye gidip erkek kılığında bir erkek lisesinde yaşayan bir kız ve önce soğuk ve kaba sonra çok çok çok aşık olan, ideal aşık olan, mükemmel aşık olan, çok güzel aşık olan bir uzun atlama rekortmeninin aşkı :) Bir de Süngerimsi dediği erkek zannettiği kızdan hoşlandığı için kendisini eşcinsel zanneden sevimli futbolcumuz var tabii.. :)
Her neyse, ne demiştik, ayrıntı yok :D O zaman kabaca karakterleri tanıyalım.. Dizi hakkında daha söylenecek çok şey var ama Spoiler olmasın. (Üşendiğimi çaktırmayın :D)


KANG TAE JOON:
Choi Min Ho
"Bir bakış baktın kalbimi yaktın" sözü onun için söylenmiş sanırım. O nasıl bir bakış, o nasıl bir gülüştür Yarabbi :))) Sanırsın gerçekten aşık olduğu kıza bakıyor :) Kızı bırak beni al :D Choi Min Ho.. SHinee grubunun bir üyesi ama oyunculuk mükemmel. Hayatımda izlediğim en mükemmel aşık rolünü yaptı. Bi utangaçlık, bi samimi bakışlar, bi göz parlamaları, bi göz kaçırmalar, bi tebessümler, gülüşler, bi koruma isteği, endişelenmeler, sakınmalar... Dizi boyunca sevgi patlaması yaşadı çocuk resmen. Sanırım daha fazla konuşamicam, Her şeyi geçtim de o bakışlar.. Tae Joon Karakterini sevmeniz için o bakışlar bile yeterli aslında :) Çocuk öyle bir sevdi ki.. Seviş o seviş, patladı gitti :D :D


GOO JAE HEE:

Sulli (Choi Jin Ri)
Bu kız da çok tatlıydı bence. :) Yani tam olarak yerim, yerler, yesinler :) İlk başta You Are Beautiful'daki Go Mi Nam gibi çok çekecek sanmıştım ama çeken Tae Joon oldu birazcıcık :D O ne çeşit bir koruma içgüdüsüdür abi :)) Neyse kızımızdan bahsediyorduukk... Kız aynı bendi ya. O dizide ben olsam aynılarını yapardım yeminlen. :D Söylemeden geçebileceğimi de sanmıyorum, Sulli'nin dudakları çok güzel ^^ Ayrıca YAB'daki Go Mi Nam mı daha çok erkeğe benzemişti yoksa Goo Jae Hee mi diye bir kıyaslama yapacak olursak... Hiçbiri! Kızlar erkeklere benzemiyor erkekler de kızlara! Nasıl yiyorlar yaa :D Bazı insanlar var gördükleri an kız mı bu erkek mi diye soruyorlar ya.. Hah işte kıl oluyorum bu soruya. O nasıl bir sorudur onu o soruyu sormaya yöneltecek göz nasıl bir gözdür o nasıl bir ağızdır ki böyle bir soruyu sorabilir ya.. Neyse yine konudan uzaklaştık biraz :)


CHA EUN GYEOL:

Lee Hyun Woo
K-Dramalardaki her üçüncü adam gibi bu da çok sevimliydi :) Yerim, yerler, yesinler :))) Eminim seveceksiniz bu karakteri, tam bir neşe abidesi.. :)  SPOİLER..! Kendi kendine konuşmaları, olay anının nasıl olacağını hayal edişleri falan.. Bunu Seol Han Na'yla yapsalardı iyiydi. En azından yalnız kalmamış olurdu :( 

Oynadığı diğer yapımlardan birkaçı: God of Study, Legendary Courtesan, GLove....
İyi seyirler :)) Eminim izlemeye doyamayacaksınız, her K-Dramaya doyamadığınız/doyamadığım/doyamadığımız gibi :D






SEOL HAN NA: 

              
Kim Ji Won
Aslında en başlarda müthiş gıcık oluyordum. Ama sonradan biraz ısınmaya başladım, hatta bir ara sevdim; her ne kadar sonradan tekrar sevmesem de ama pek ilginizi çekecek bir karakter değil bence :) The Heirs'ten bildiğimiz Kim Ji Won oynuyor.. Ne tesadüftür ki Park Shin Hye'la da Sulli'yle de, yani erkek kılığına giren iki kızla da dizi çekmiş; ikisinde de oynadığı karakter, izleyenlerin sevmekle sevmemek arasında kaldığı karakterlerdi; yani en azından benim için öyle :D Sanırım yine konudan birazcık uzaklaştık, napayım, huyum bu :)) Bu arada.. Sen niye 2. Yurt Liderini köle gibi kullanıyosun kızım sevmiyosan sevmiyorum de ne gerek var şimdi köleliğe..! :D :D (Gerçi o da dünden razı kıza köle olmaya da neyse artık. Zaten yine konudan uzaklaştık. -_-)


JUNG MİN WOO:

Ki Tae Young
Ben bayıldım olum bu doktora. Öyle doktor vardı da biz mi gitmedik :)) İlk bölümün sonunda bizim kıza yaklaşırken bi yürüyüşü var, böyle ben kahramanım havalarında, öldüm gülmekten :D Çok sevdim ben bu doktoru ya, sırf bu doktor için hasta bile olunur :D Bu arada benim gibi diğer yapımlarını izlemek isteyenler için Make a Wish, We Teach Love, Scandal: A Shocking and Wrongful Incıdent, Star's Lover, Creating Destiny gibi yapımlarda rol almış :)


HA SEUNG Rİ:

Seo Jun Young
"Hep o başbelası yıldız yüzünden.." :D Diziyi izleyenler şu anda bu repliğe için için gülüyorlardır eminim :) Kore dizilerindeki hemen hemen her karakter olduğu gibi, çok sevimlidir kendileri :)) İşte kafiye, işte HGBİ! Ve yine bir kafiyee :)) SPOİLER! Yine de söylemeden geçemicem (her zamanki gibi :D) Sadece bir yıldız, kockoca bir yurt liderini köle yapabilir, kendisini yenilmez sanan herkese duyrulur :D :D








JOO Jİ CHEOL:
Kang Ha Neul
Her ne kadar kimse sevmese de, her ne kadar kötü rolde olsa da, çok çok çok sevdim ben bu karakteri. Yorumunu size bırakıyorum ama derin bir karakter, yani en sevdiğim insan tiplemesi. Başkalarına göterdiğinin aksine içinde bambaşka bir şey var. Umarım siz de seversiniz :) The Heirs'ta da oynadığını söylemeli miyim? Söyledim gitti :D






SONG JONG MİN:
Hwang Kwang Hee
Gelelim benim favoriyee.. :) Cha Eun Gyeol'u kıskanma yarışı olsa birinciliği kimseye kaptırmazdı, durmadan dudak parlatıcısı sürüyor, ve kesinlikle çok sevimli! Sırf bunun tipik haraketleri için bile izleyebilirsiniz diziyi :)))
Bu arada yine izlemek isteyenler için, Standby, Vampire Idol gibi yapımlarda rol almışş.. Bu arada Standby'ı öneririm; gerçi izlemedim ama Playful Kiss'teki Oh Ha Ni (Jung So Min) oynuyormuş :D Vampire Idol hakkında bir şey diyemem ama Koreliler yaptıysa mükemmeldir :D :D






Biz buna "KISKANÇLIK" diyoruz :D :D



Bu ne çeşit bir zevktir :)))

Bu sahneyi unutmadım, unutamamm.. :))

Biz buna sevimlilikte son nokta diyoruz :D

Kod Adı: Karizma :)  007 Kang Tae Joon :D

Goo Jae Hee'nin kafası tahtadan diyor :D

GülmeKriziVol.456547564 :D



Bu nasıl Sevmek.. :) Her hareketleri içten : )


Sizi bilemem ama ben buna "AŞK" diyorum.. <3 =)


Ve şebekliğin en saf hali! :D

Sonradan gelen Kim Woo Bin'i de sevdim ben :) Sanki The Heirs'taki çoğu oyuncu burda da var :D
Diziyi izlemeniz için bir sebep daha doğdu :))

Bakışlarım şekil, önümden çekil!! :D

Başka bir kıskançlık sonucu doğan ye, ye ye bakışı :D :D


Önce "Amanınnn!" , Sonra "Yeppudaa!" :D

Aish! :D

Ihıhıhıhıhhıhh :D
Ne diyorduk? Bazen sadece bisküvi olmak istersin :D


Bakışlar :)

Bunlar kesinlikle muhteşem ikililer!! :D :D


Bu da AŞK'tan başka bir kare :)
Cha Eun Gyeol'ün bakışlar :))
Bu sahneyi izleyip de gülmeyen insan görürseniz bana söyleyin ben güldürürüm :D
Arkadaki Mr. Dudak Parlatıcısı'nın Bakışlara For :)
Çok sevimliler abi :))
Kahkaha serbest! :D
Bu da türünün son örneği olan doktorumuuz :))



Bu sa SANGCHU :) O olmasaydı işleri biraz zordu gibime geliyor :) 


"Bi Bakış Baktın Kalbimi Yaktın" misali.. :)
Acaba daha kaç defa "Bi bakış baktın kalbimi yaktın." demem gerekiyor?? :D





































Kırarlar diye hayal kurmaktan vazgeçilmez.
-İlhan Berk

22 Eylül 2014 Pazartesi

Ma Boy - Güney Kore

Ehm ehm. Heyecanlandım birden :) Çok çok çok tatlı bir diziydi :)) Hani Kore dizilerinde erkeklerin kızları bileklerinden kendilerine çekip sarıldıkları an var ya, işte gerçek aşk bu ya. Bayılıyorum öyle anlara. Arkadan da duygusal müzik :)) Öpüşüp koklaşmadan da dizi çekilebilir yani, öğrenmeli herkes :D 3 bölümcüktü, epey kısaydı tamam kabul ama hacı çok iyiydi be :) Favori Kore dizilerimden biri oldu diyebilirim. Bittiğinden beri evde şapşal bir gülümseme :) Tek bir tane bile öpüşme sahnesi vs yoktu ama mükemmeldi. O tarz sahneler olmadan romantik komedilerin tat vermeyeceğini düşünenlere duyrulur! Romantizmin de komedinin de dramanın da hasını yapmış adamlar. Masum aşk izlemek isteyenler ekran başına hemmen! 
Şimdi... Gelelim konuya.. :) Kore dizilerinde hep kızlar bir nedenden ötürü erkek kılığına girdiler, sıra erkeklerde! Çok fazla spoiler vermek istemiyorum o yüzden kısa keseceğim... Sadece muhteşem bir senaryo, muhteşem oyunculuklar, sizi kahkahalara boğan muhteşem sahneler, muazzam bir aşk, her duyguyu enlerde yaşamanızı sağlayacak enfes bir kurgu var. Bu fırsat kaçmaz, demedi demeyin! Abi izleyin işte, zaten üç bölümcük, üç saati geçmiyor yahu. Tadında bırakmak istemişler ama ben doymadım doyamadım... ^_^


IRENE - HYUN WOO:
Sun Woong
Kore dizilerinde aniden kendisine çekip sarılan kimse hakkında kötü bir şey söyleyemiyorum ya. Çünkü bana göre K-Dramalarda o tarz sahneler masumiyeti özetliyor... Ve bu özetleme durumu sadece K-Dramalara has bir şey ne yazık ki. Türk dizilerinde ya da Amerikan ya da Avrupa'da yapsalar hiç inandırıcı olmaz gibime geliyor... Her neyse, Irene'ciğim de o tarz bir sahnede oynadığı için hayatta kötü bir şey söyleyemem. :D Hırslarına gömülmüş, bu yüzden de mutsuz ve başarısız olmuş bir karakter. Daima hayatla savaş halinde, Geu Rim'in deyimiyle, eğlenmiyor... Bir de son sahnede çok iyiydi. Bayıldım, hasta oldum. Allah aşkına biri bizimkilere şunların dizilerini izlettirsin, iflahım kurudu vallahi. Bu arada TOUCH adlı müzik grubunun bir üyesi olan Sun Woong'un çektiği ilk ve tek diziymiş bu. Umarım son olmaz, yetenek fışkırıyor bildiğin.

GEU RİM:
Kim So Hyun
Her ne kadar inanmayacağınızı bilsem de söylemek zorundayım, bu kız 15 yaşında!! 15 yaşında bu yetenek, helal olsun! Biz OKS'ye SBS'ye TEOG'a girelim Kim So Hyun kendisinden 8 yaş büyük biriyle, karizma abidesi Sun Woong'la romantik komedi çeksin, hayat mı bu ?? :D Yalnız bu yaşta bu yetenek, tebrik ederim!! :)) Gelelim canlandırdığı karaktere... Hayat sana güzel be Geu Rim! :P Sen lösemiyi yen ve ardından hayalini gerçekleştirmek için bir fırsat çıksın önüne, peşinden git... Çok takdir ettim, çok da kıskandım :D Umarım hayallerini gerçekleştirmeyi bütün kalbiyle isteyen herkes Geu Rim kadar şanslı olur... ^_^ 
SPOİLER!! Hoşlandığını ağzından kaçırıverdi canım ya :)) Neyse iyi ki de kaçırdı, böylece o muhteşem sahne çekilmiş oldu... Bu kız o o sahneyi çektiğine göre onun hakkında da kötü konuşamam, otomatikman sevgi besliyorum öyle olunca :)) Yine de çok tatlı kız, feci tatlı kız. Bu yaşta I Miss You, I Hear Your Voice gibi tanınmış dizilerde oynamış... Ohh, kebap :D 
Son bir sorum daha var, nasıl olur da tek başına bir yaş pastayı bitirebilirsin ? :D Hangi tür bir canlısın sen ? :D Bir de o kadar pastayı yediği halde çöp kadar kalmayı beceriyor, yemin ediyorum her ne yapmışsa gün değil günler doğmuş bu kıza :)))


TAE JOON:
Kang Hyeon Joong
Bir erkeği kız sanıp hoşlanmak.. :)) Yazık buna yazık, ömrünü yalnız geçirecek zavallım :D İyi çocuk falan tamam ama, çok ayran gönüllü be :) Çok da saf, inanılmaz ya! :D Ben bunların kendi kendilerine konuşmalarına da bitiyorum, hele o esnada yaptıkları mimikler hepten öldürüyor beni.. Irene'ciğini ellere kaptırdı :Dd Tişört yaptırmaklar bilmem neler :D Bir erkeğe bir erkek tarafından yapılmayacak şeyler bunlar canım, hele de o erkeğin erkek olduğundan haberin yoksa :D Kafanız karıştı, değil mi? Eh, normal. İzlemeden okusaydım benim kafam çorba olurdu zati. Okumayanlar bence izledikten sonra gelip okusunlar şimdi açın ve izleyin, zaten başlarsan duramazsın :D Alt tarafı üç saatcik, ve muhteşem bir tatminiyet. Abi açın izleyin işte, daha ne demem gerekiyor sizi izlemeye ikna etmem için?? :D Bu arada Tae Joon'u canlandıran Kang Hyeon Joong hakkında hiçbir şey bulamadım google'da. Acaba ekranlarda görüldüğü tek şey bu mu? Neyse, başka bir yerde oynasa görürdük zaten :D

Bu arada, finale takılmayın bi zahmet :D O kadar çok Kore dizisi izledim ki artık alıştım tam anlamıyla final olmamış sonlara. SPOİLER! Yine de kavuştular ya, siz ona bakın :)) Ya bir de şu son sahnede bir anda vaz geçip alından öpme olayı var ya.. :D Bence orda Sun Woong kız daha 14 yaşında diye kıyamayıp doğaçlama olarak senaryoyu değiştirdi :D Ama senaryo da öyle olabilir tabii, :DDd neyse ifenim ben susuyorum gifler konuşsun :')
( Gifler ve fotoğraflar alıntıdır. :) )







Buyrunuz "Şişştt" Şekil A :)
Bu da "Şişştt" şekil B :) Kızımız baya konuşkan susturamadı bir türlü oğlumuz :))





Ve bu da 'Masum Aşk' :)


Bu görmüş olduğunuz ise apayrı bir tip :D









                  Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir.
                                                         -Can Yücel